29 Haziran 2009 Pazartesi

Bizim evden manzaralar...

Cumartesi günü ben temizlik yaparken bi baktım İkra hanım gitmiş odasına kendi kendine oyun oynuyo. Fakat şekilleri deliklerden geçirmeye sıkılmış olacak ki parmaklarına takıp zil gibi ses çıkarmaya çalışıyo:))

Minik kuzuda bu arada pür dikkat ablasını izliyor ki öğrensin nasıl oynanıyor diye.

Hemen öğrendiklerini uygulamaya koyuyor:)))

İkra niyeyse pek oyuncaklarını paylaşma taraftarı değil. Yukarıda kardeşine "kadeeşşş ikra oyuncakk bırakk" diye bağırmaya hazırlanırken:))

Burdada Yüsra hanım yemeğini yemiş, bir rehavet çökmüş üzerine ve yemek sonrası şekerleme yapıyor:))


26 Haziran 2009 Cuma

İkra ve yaprak sarması...

İkroş bu aralar biraz iştahsız, uyumamakta direniyo, sinirli, inatçı her dedini yaptırmaya çalışıyo yani tipik bir terribble two vakası.
İştahsızlığı konusunda elimizden bişi gelmiyo, ısrar edemiyoruz çünkü yemem derse yemiyo. Acıktım diyo koşarak bişiler getiriyoz, iki lokma alıyo doydum diyo kaldırıyoz. Emir kuluyuz yani o ne derse o:))
Neyse bugünde nazlı yapılan kahvaltının ardından ben evi topluyorum, ikrayla babanneside salonda tv izliyo. Saat 10.30 olmuş dükkana gidicem acele ediyom bi taraftanda.
İkra birden tv izlerken aklına nerden geldiyse " sarma istiyoomm sarmaa yicemmm" diye tutturdu. Haydaa nerden çıktı şimdi bu, tamam sarmayı severde sabah sabah durduk yerde olacak işmi.
Kızım şunu ye diyoz yookk bunu ye diyozz yook. Sarmaaa sarmaa yiceemmm diye tutturdu.
Bi taraftanda iştahsız ya canı bişi istedi diye sevindim.
Hadi anne şuna bi sarma yapalım bari bak sarma diye tutturdu canı istedi herhalde dedim. Saolsun babannesi hemen başladı bir telaş malzemeleri hazırlamaya.
Bizi görseniz yemekteyiz programına katılıyoz sanki nasıl telaş:)))
E işe gitcem bi taraftan yavruya sarma yetiştircez bi taraftan kolaymı:))))
Neysem içini hazırladı babannesi bu daha çiğden bir tabak iç götürdü mideye arkasındanda 3-4 tane pişmemiş sarma:))
Ama nasıl bir iştahla yedi o sarmaları bi görseniz, eli yüzü yağ içinde kaldı ama olsun yedi ya herşeye değdi.
Sonradan pişman oldum keşke yerkene çekeydim fotoğrafını diye. Zaten yukardaki sarmada internetten, o telaşta çekmek aklıma gelmedi evde sarma resmini ve ikrayı.
Ben çıkarken babannesi banyo yaptıracaktı, ilk kez bu hafta ağlamadan gülerek ve el sallayarak gönderdi beni işe.
Meğer keramet sarmadaymış:)))

Olmazki böylede yatılmazki:)))

Yüsra yukarıdaki resimde sadece uyuyor görünüyor dimi.
Ama sadece uyumuyoorr.
Uyurken aynı zamanda bana " anne ben uyusamda sen gel benim ayaklarımı ısır, beni mıncıkla al bağrına bas" diyor:)))
Ama öyle değilmi yaa:)))

25 Haziran 2009 Perşembe

Kandiliniz Mübarek Olsun...


Bugün mübarek 3 ayların başlangıcı Regaip Kandili. Herkesin Kandili kutlu olsun.
Rabbime bu mübarek günde evladımı bana bağışladığı için çok teşekkür ediyorum....

Çok kötüyüm, dipteyim...

Çok kötüyüm, uykusuzum, yorgunum ve dibe vurmuş durumdayım. Akşam öyle bir olay yaşadım ki hatırladıkça hala elim ayağım titriyor, boğazım düğümleniyor, gözümdeki yaşa engel olamıyorum. Şu an bile bir yumruk boğazımda sıkıyor, sıkıyor, sıkıyor. Çocuklarımı alıp en güvenilir yer olan karnıma geri koymak, sonrada kendimin en güvende olduğu yer olan annemin yanında olmak istiyorum. Şoktayım ve nasıl atlatırım bilmiyorum, en önemliside bu haldeyken bile güçlü olmak zorundayım.
Akşam eve gittim İkra yine mızmız, yine nazlı, yine sendromlarda. Haklı bişi diyemiyorum, yaşının gereği tavırları, birde tatilde bana alışması cabası, hala pazar gününden beri dinlenememiş olması tuzu biberi. Ama birde minik kuzumuz var oda artık ilgi ister, büyüdü, tanıyo anneyi. İkra hanımın gönlünü yapmak için kucağıma aldım, Yüsram da yerde yuvarlanıyo gülücükler saçıyo bize onunlada ilgilenelim diye. Üstümü çıkarmamışım hala, gelir gelmez çocuklara yöneldim çünkü. Kulağımdada sallanan uzun kahrolası küpeler var. İkra birara onlara asıldı, almak istedi, hadi ağlamasın veriyim birazdan kandırır alırım elinden dedim. Vermez olaydım, ellerim kırılaydı ama oldu işte. Sonra İkrayı yatırıyım dedim odasına götürdüm, minik kuş salonda tek kaldı. Ben küpeleri unuttum meğer İkra onları yere atmış. Biraz zaman geçtiki bir ses salondan kayınvalidem bize sesleniyor. Bi geldik Yüsra kusmaya çalışıyor babannesinin kucağında. Aldım başaşağı çevirdim rahat kussun diye herhalde çok yedi diye düşündük, onu çıkarıyor herhalde dedik. Kayınvalidem elini ağzına sokmasıyla bişi yutmuş bu demesi bir oldu. Ben o anı hatırlamak bile istemiyorum, gittim geldim resmen öbür tarafa. Ömrümün yarısı gitti o birkaç saniyede. Ne var ağzında çıkarın diyorum ağlıyorum ama kendimde değilim çocuk kusmaya uğraşıyo. Ama nasıl bir telaş, nasıl bir korku, nasıl bir şey bu ifade edemiyorum o anı. Sadece Allahım ölmek istiyorum çocuma bişi olacak diye düşündüğümü hatırlıyorum. Sonra babası elini sokup çıkardı ki benim küpeyi yutmuş. Çengelli kısım boğazına takılmış Allahtanda tam yutamamış. Elim ayağım boşaldı, halada ellerim dizlerim titriyor yazarken. Kendine geldi küpe çıkınca çok şükür ama yok böyle bir korku, böyle bir acı ve panik. Yavrum, minik kuzum hemde benim küpemden az kalsın ölüyordu. Allahım şu an ezanlar okunuyor nolursun, o anı tekrar yaşatma hiçbir anneye, onlara gelecek tüm zararlar bana gelsin. Atamadım üzerimden korkuyu, onların odasında yattım ve tüm gece kalkıp kalkıp nefesine baktım yavrumun. Tüm gece ya bişi olsaydı napardım diye düşündüm. Allahım yavrularımdan birine bişi olursa ben naparım, nasıl yaşarım, nasıl dayanırım. Tüm gece gözümü kırpmadan bunları düşündüm.
Ama bana en çok koyanda bu kadar titizlikle evlatlarıma bakmaya uğraşırken, hayatımdaki herşeyin herşeyin önüne onları koyarken, canımı gözümü bile kırpmadan onlar için verebilirken biranda dikkatsizlik yüzünden evladının canına kasteden anne konumuna düşmem. Ben o şoktayken bile bunun yüzüme bağıra çağıra söylenmesi. Sen nebiçim annesin senin yüzünden çocuk ölüyordu diye üzerime yürünmesi. Sanki ben vicdan azabı çekmemişim, onu verdiği suçluluğu ta içimde hissetmemişim, çok şükürki kötü sonuçlanmayıp ders çıkarılacak olay haline bu olaydan ders almayacakmışım gibi bu kadar üzerime gelinmesi. Anne olduğumun unutulup yanan canımın üzerine alevlerle saldırılması.
Akşam hemen Yasin okudum, Rabbime teşekkür ettim bu olayı bu kadar ucuz atlattık diye. Ama psikolojim bozuldu, heran yavrularıma bişi olacak korkusu içimden gitmiyo hiç...

24 Haziran 2009 Çarşamba

Dostlar alışverişte görsün:))))

Bugün İkroşla alışverişe çıktık ana kız. Eee dayımızın düğünü yaklaşıyor, ne giycez telaşı aldı bizi. Kaç gündür kendimi unuttum ikroşa abiye bişiler arıyorum. Ay çocuk abiyesi bulmak daha zor yaa. Burda fazla seçenekte yok. Neysem günlerdir süren ön araştırmalardan sonra İkrayı getirdik dükkana ve tutuştuk ana kız elele düştük yollara alışverişe. İkroşa gezme olsun nereye gittiğinin hiç önemi yok hadi anne attaa diye dükkanın kapısında bekliyo beni...
Benim büyümüşte küçülmüş bücür kızım önde ben arkada dolaştık mağazaları. Onu gösteriyo bunu gösteriyo, bıdır bıdır konuşuyo hiç susmuyo:)))

Nihayet araya dereye bulduk bir gelinlik ama yorgunluktanda öldük. Helede İkroş artık yürümekten helak oldu "anne atta bitti nennenn" deyip kucağımda uyukladı. Yukarıdaki gelinliği bulduk prensesime penpeli pempeli çok cici bişi. Giyince hediyelik ambalaj gibi oldu:)) Sonra yorgun bir halde babasıyla eve gitti nennen yapmaya.

Bu arada minik prensesim, evimin mis kokulu minik gülü, tekne kazıntım canım Yüsram evde babannesiyle birlikteydi. Ona düğünde bişi almadım çünkü ablasının hiç giyilmedik kırmızı beyazlı çok şeker bir elbisesi vardı onu giydircem. O elbisenin altına yukarıdaki ayakkabıyı aldım. Minik kuzum büyüyünce nolur kızma bana hep ablama almışlar diye, şu an ablandan kalanları giyiyorsun ama ilerde sanada biisürü ciciler alıcam.
Napıyım güzel yüzlüm en küçük olmak böyle bişi işte...


22 Haziran 2009 Pazartesi

Gezmek yada gezmemek...

Aşağıda gezmenin güzel yönlerini anlattım hep. Ama herşey bu kadar güzel değildi tabii.
Burdada güzel olmayan yönlerini yazıyım, çocuklulara rehber olsun:)))
İkroşum pazar günü biraz rahatsızlandı, mızmızlandı, akşamıda bayağı bir ateşlendi.
Fazla gezmek bünyeye fazla geldi sapıttı kızım.
Pazar günü oyun, temiz hava derken ne yemek yedi ne uyudu sonrada uykusuzluk ve açlık başına vurdu, sonra ateşi çıktı akşam ne uyudu ne uyuttu. Bide üzerine sendromlarda olan İkra kızın inadı, mızmızlığı, ona buna ağlaması eklenince Yüsrada uyandı gece.
İkisi birden başladı ağlamaya. Biz kafayı yiyen, birdaha gezmeye gitmiycem diye tövbeler eden anne baba:)))
Bu sabahta, akşam uykusunu alamadı diye huysuz ve mızmızdı İkra hanım.
Ben işe giderken beni bırakmak istemedi ağladı, ağladı yıktı ortalığı.
E tabi 1 hafta hep benle olmaya alıştı, birde uykusuzluk hastalık var. Tam 1 saat ağlamış arkamdan. Babannesi susturamamış. Dükkandan telefon ettim hala ağlıyodu. Anne gittiii diye ağlıyodu, ben bunu duydumya telefonda bir kötü oldum başladım bende ağlamaya:))
Çok şükür sonra uyumuş kendine gelmiş ama bayağı bir yordu bizi 2 gündür.
Çok şükür Yüsra henüz küçükte fazla etkilenmiyor ama zamanla işimiz dahada zor olacak galiba...